AYDA BİR FİLM ÖNERİ / REVOLUTİONARY ROAD
Türkçe adıyla 'Hayallerinin Peşinde', Richard YATES' in Aynı adlı romanından beyaz perdeye uyarlanmış, sinema filmidir. Uyarlamanın yönetmenliğini ise Sam MENDES üstlenmiştir. Filmde yıllar sonra tekrardan aynı projede yer alan Leonardo DİCAPRİO ve Kate WİNSLET ise, başrol oyuncuları olarak yer alıyor.
Film, 1950' lerde tanışıp, birlikteliklerini evlilik ile taçlandıran çiftin gündelik yaşantılarını konu ediniyor. Erkek karakteri canlandıran Frank, bir firmada masa başı çalışmaktadır. Frank işi gereği gelecek günleri bir öncekinin aynı olan bir hayat sürdürmektedir. Filmde ara ara gençlik hayallerini gerçekleştirememekten yakınan karakter, genel anlamda bu düzene alışmış ve bir parçası olmayı başarmış gözüküyor. Frank' ın eşi April ise bir tiyatro oyuncusu ve kariyerinde çok başarılı olduğu söylenemez. Çift aynı zamanda iki çocuk sahibi ve gündelik hayatlarının rutinlerine ayak uydurarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
Fakat bir gün April, eşi Frank' a bütün her şeyi bırakarak Paris' e taşınma fikri ile gitmesi, filmin seyrini değiştiriyor. April, içinde bastırmış olduğu varoluşsal sancılarını, toplumsal düzenin gerekliliklerini yerine getirerek, normalize edeceğini düşünmüş gözüküyordu. Fakat içinde bulunan boşluk duygusu ve günlük rutinlerin içinde yoğurduğu mutsuzluğu derinden hissediyordu. Yüzleşme sonrası genellikle insanların verdiği ilk tepkilerden biri olan, atılma duygusu ile de Paris fikrini ortaya atmıştı. April fiziken uzaklaşacağı şehire kendini ve düşüncelerini götüreceğinin farkında olmayarak, bu fikre gönülden bağlanmıştı. Film boyunca karakteri mutlu ve heyecan içerisinde gördüğümüz tek anlar, bu atılma duygusu ile planlar yaptığı zamanlardır. April aslında gerçekliğin üzerini örterek, yapay bir dünya inşa etmeye çalışıyordu. Frank ise geçmişte kendi hayallerinin peşinden koşmadığından yakınmasına rağmen, bir türlü bu fikre gönülden bağlanamıyordu. Film boyunca çiftin kendi iç dünyalarını, isteklerini görmezden gelerek, kendilerini bulamadan, bir başkasını bularak, varoluşsal boşluklarını tamamladıkları sanrısıyla, yaşadıkları çatışmalara şahit oluyoruz.
İzleyenler film boyunca ilişkiler adına düşünmeden edemeyecekler diye düşünüyorum. Kendi adıma düşünmeye başladığımda ise, bir çok fikir arasında savruldum. Genel tabiri ile toplumsal düşüncenin gerekliliklerini yerine getiren çiftlerin hayatları mıydı gerçek olan ? Yoksa kişilerin kendilerini var ettiği ve var oldukları halleri ile başka birini, kendi varlığına katmadan, fakat eşlik etmesine müsade ederek kurulacak bir birliktelik de mümkün müydü ? Ya da ilişkilerin kusursuz olmaları için ruh eşlerini bulmaları şart mıydı ? Ruh ikizi ne demekti ?Yıllar önce Platon' un Aritophanes karakteri ile dillendirdiği ruh ikizlerinden bahsetmeden edemedim. Bahsedilen ruh ikizleri ' Androgynos ' adında çift cinsiyetle dünyaya gelen insanlığın ilk türüdür. Aynı vücutta tüm organlardan iki tane bulunan ve sırtlarından birbirlerine yapışık olan bu tür, bir gün Zeus' un cezalandırması sonucu ikiye ayrılarak yarım ( eksik ) bırakılmıştır. Erkekler güneşten gelme, kadınlar dünyadan, aralarındaki bağ ise ay, kabul ediliyordu. Ay' ın hem güneşe hem dünyaya bağlı olması, bu türün bir arada olamadan kendi varlıklarını sürdüremeyeceğini, sürdürseler dahi hep eksik yarım kalacaklarını ifade ediyordu. Hayat boyu diğer yarısını bulmak için çabalayan eşler, ruh ikizlerini bulduklarında derin bir dostluk, akrabalık, sevgi duygusu ile vurulmuşa dönerler ve bir an bile ondan ayrılmak istemezler, diye söz edilir.
Film boyunca karakterlerin kendilerini bularak düzeltebileceği mükemmel bir hayatları olabilir miydi ? Yoksa ruh eşlerini bulmadan ne yaparlarsa yapsınlar hayat onlar için çekilmez bir hal almaya devam mı edecekti ? soruları arasında gidip geleceğinize eminim. Sanırım herkesin kendi cevabı içinde saklıdır. İçimize dönüp bakmamıza sebep olan bu filmi herkesin izlemesini öneriyorum. En azından toplumsal baskıları kendi gerçekleri kabul ederek, mutsuzluğunu sürdürmeye devam eden insanları biraz olsun düşünmeye sevk ederse ne mutlu bana. Şimdilik sanatla kalın, iyi kalın...
Yorumlar
Yorum Gönder