KEL DİVA TİYATRO OYUNU ELEŞTİRİ YAZISI
Kel Diva; Oyun Atölyesi tarafından sergilenen absürt komedi türündeki tiyatro oyunudur. Absürt komedi, II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan bir komedi türüdür. Kel Diva’nın yazarı olan Eugene Ionesco ise bahsedilen türün öncü yazarlarındandır. Tarihe adını bu tür ile yazdıran yazar, yazdığı metnin başta komedi olduğunu düşünmeden yazdığı ve seyirciyi gülerken gördüğünde şaşırdığı, rivayetler arasında geçmektedir. Yazar metinde, bireyin varoluşsal sancılarında bulduğu anlamsızlığı, yalnız ve çaresiz olduğu anlardaki işin içinden çıkılmaz durumları, trajikomik bir biçimde ele alıyor. Geçen dialogların birbirinden bağımsız oluşu ve başı sonu belli olmayan, dağınık hikayelerden meydana gelmesi; her yerde ve hiç bir şeyde, tüm zamanların içinde zamansızlıkta, tüm tanıdıklıklara yabancılığımızla, eşya ve insan yığınları ile doldurduğumuz evlerin içinde sallanan ruhumuzun bir tablosunu oluşturuyordu. Metinde denildiği Londra dolaylarında söylemi de, belirsizliğin içinde bir netlik aramak gibiydi. Aslında baştan sona kelimeler yığını gibi gözüken ve bir ucundan birleştirmeye çalıştığımız bu metinde hiç bir şey anlamadan oyunun sonuna gelmeniz oldukça muhtemel. Buradan çıkaracağımız sonuç ise dilin iletişimde bazen fazlasıyla yetersiz olduğu diye düşünüyorum.
Metnin seyirciye fazlasıyla geçmesini sağlayan, Muharrem ÖZCAN’ ın yönetmenliği üstlenmesi oldukça yerinde bir karar olmuş. Oyunculuklardan bahsedecek olursak da, usta isimlerin yer aldığı bir kadro dikkat çekiyor. Hatta sanırım ben de dahil olmak üzere kadroyu gören herkesin oyunun konusuna bakmadan bilet aldığından eminim. Haluk BİLGİNER, Zuhal OLCAY; bay ve bayan Smith olarak ingiliz bir çifti canlandırıyorlar. Bu iki usta oyuncunun oyunculukları hakkında yorum yapmak yerine sadece güzelleme yapılabilir diye düşünüyorum. Sahne kullanımından, hareketlerin senkronuna, ses tonlarını ayarlamalarına kadar oyunculuklar oldukça ders niteliğindeydi. Özellikle belirtmeliyim ki Zuhal Hanım’ ın oyunun başından sonuna kendi ses tonu olmayan bir ses tonunu aynı tonda ve sürdürebilirliği bozmadan, kullanması da oldukça büyüleyiciydi. Özlem Zeynep DİNSEL, Yiğit ÖZŞENER, Gözde KIRGIZ ve Kıvanç KILINÇ ise muhteşem ekibi tamamlayan diğer oyunculardı. Her biri hakkında ayrı ayrı sayfalarca güzelleme yapılacak cinsten oyunculuklar sergilendi.
Dekor ve kostümden bahsedecek olursam; yeni dönemde popüler olan sahnede dijitallikten faydalanılması normalde çok hoşuma gitmiyor olsa da, bu sahnede kullanılan küçük dijital ekranlar rahatsız edici olmadığı gibi dozunda ve tadında kullanılmış diye düşünüyorum. Kostümler döneme ve işlenen kültüre uyumluydu. Oyuncuların ve yönetmenin ardında kocaman bir ekibin olduğu fazlasıyla belli oluyordu.
Absürt komedi türünde bir oyun izleyip, ne olduğu hakında fikir sahibi olmak isteyenler için oyun sahnelenmeye devam ediyor. Benim bireysel fikrim ise absürt komedinin, gelecek dönemde izleme listemde daha az yer alacağıdır. Fakat oyunda bayan Smith’ in dediği ‘ İnsan yaşamda pencereden bakabilmelidir. ‘ cümlesine ben de bir ekleme yapmak istiyorum. İnsan yaşamda pencereden bakabildiği gibi farklı pencereden de bakabilmeyi hayat telaşına sığdırabilmeli diye düşünüyorum. Farklı pencereleri deneyimlemeli ki her bakışında yeni güzellikler biriktirerek hayatını sürdürmeli. Farklı pencerelerden bakıp, her yerde ve hiç bir zaman sanatla ve sanatsız da kalsanız, iyi kalın…
Yorumlar
Yorum Gönder